12 Aralık 2018 Çarşamba

Modernist ve Postmodernist Açıdan Kör Baykuş


     Postmodern yazarlar dış dünyayı yirminci yüzyıl yazarları gibi direkt yansıtmak istemezler. Ama dış dünyayı direkt yansıtmama işini aynı niyet üzere devam ettirmezler. Postmodernistlerin amacı eski metinlerin kurgu dünyasından hareket ederek kendilerine oyunsu yeni bir yaşam alanı oluşturmaktır.
     Yirminci yüzyıl modernist romanı edebiyattaki bütün normları yıkarak kendisine yeni bir elbise dikmiş ve anti-roman durumuna gelmiştir. Şöyle ki romanın geleneksel anlatısındaki yolculuk hâli dış dünyadan iç dünyaya evrilmektedir. Yani artık yolculuk hâli somutluk üzerinden değil de iç dünyadaki soyutluk üzerinden devam etmektedir.
     Modernist yazarın, soyut dünyada ve zamanın içinde istediği gibi dolaşabilmesini sağlayan kurgusal buluşların başında bilinçakımı (Bewusstseinsstrom/stream of consciousness) tekniği gelir. Roman kişisinin iç dünyasında, zamandan zamana atlayarak, her türlü determinist ve dilbilgisel kısıtlamanın dışında özgürce dolaşma olanağı sağlar bilinçakımı.
     Bu noktada Kör Baykuş insanın düşünme biçimini dramatize etme anlamında modernist romanın teknik olarak âlâmet-i fârikası olan iç monolog ve bilinçakışı tekniklerinin kullanıldığı, yeni bir zihin ve bellek algısının, bilinç algısının merkezde tutulduğu bir romandır.
     İç dünya ile dış dünya arasındaki ayrımın net olmaması hem mekânsal hem de psikolojik olarak iç içe geçmiş durumdadır. Kör Baykuş’ta çoğu yerde kahramanın rüyada mı olduğu yoksa o anlık gerçekliğinde yaşadıklarını mı anlattığı meselesi  bir hayli karışıktır. Bütün bu karışıklıkta baş karakter sürekli kendiyle konuşma hâlindedir. Modernist  romanın kullandığı iç monolog ve bilinç akışı teknikleri burada varoluşçu bir kisve ile birlikte sunulduğu için kendillik ve benlik sorgusu, gölgesiyle ve kendiyle yüzleşme hâli romanın biçiminin ve üslûbunun ahengi sağlayan unsurlar olmuştur.
     Kör Baykuş’ta modernist romanın en genel çerçevesini çizen özelliklere değil fakat yan unsurların Doğululuktan etkilendiği özelliklere rastlamak mümkündür. Mesela yine çizgisel olmayan bir zaman döngüsü var kitapta fakat bu çizgisel olmama hâli, Mrs. Daloway’de olduğu gibi bir zaman dilminin tamamlanmasına izin vermiyor. Daha yuvarlak hatlı, geçişli zaman dilimleri hâlinde ilerliyor roman. Sanki bir çember tamamlanıyor. Çemberin tamamlanması da romanın başında anlatılan  ve Doğu sanatının bir ürünü olan minyatür ile başlatılıyor. Kitabın sonunda başkahramanın aynada suratına bakarken kendinin bir tasvir olduğunu düşünmesi ile de eserin başındaki minyatüre atıfta bulunuluyor. Böylece düş ile gerçekliğin, çizgisel olmayan zaman algısının bir minyatür ile çemberin tamamlanması şeklinde sunulması da Doğu’ya ait unsurların  modernist bir yorumla romanda sunulabilmesine imkan sağlamış oluyor. Ayrıca kitabı bilindik modernist romanın özelliklerinin yanında şahsına münhasır kılan bir diğer özellik de İran mitolojisine sürekli atıflar yapılmasıdır. Bu atıflar modernist romanı zenginleştiren ve Doğu modernizmi ve Batı modernizme gibi iki farklı dünyadan bahsedilip bahsedilemeyeceği meselesindeki tartışmayı başlatabilecek önemli noktalardan biridir. (Sezgin, 2018:40-43)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder