Postmodern yazarlar dış dünyayı yirminci yüzyıl yazarları gibi direkt yansıtmak istemezler. Ama dış dünyayı direkt yansıtmama işini aynı niyet üzere devam ettirmezler. Postmodernistlerin amacı eski metinlerin kurgu dünyasından hareket ederek kendilerine oyunsu yeni bir yaşam alanı oluşturmaktır.
Yirminci
yüzyıl modernist romanı edebiyattaki bütün normları yıkarak kendisine yeni bir
elbise dikmiş ve anti-roman durumuna gelmiştir. Şöyle ki romanın geleneksel
anlatısındaki yolculuk hâli dış dünyadan iç dünyaya evrilmektedir. Yani artık
yolculuk hâli somutluk üzerinden değil de iç dünyadaki soyutluk üzerinden devam
etmektedir.
Modernist yazarın, soyut dünyada ve
zamanın içinde istediği gibi dolaşabilmesini sağlayan kurgusal buluşların
başında bilinçakımı (Bewusstseinsstrom/stream of consciousness) tekniği gelir.
Roman kişisinin iç dünyasında, zamandan zamana atlayarak, her türlü determinist
ve dilbilgisel kısıtlamanın dışında özgürce dolaşma olanağı sağlar bilinçakımı.
Bu noktada
Kör Baykuş insanın düşünme biçimini
dramatize etme anlamında modernist romanın teknik olarak âlâmet-i fârikası olan
iç monolog ve bilinçakışı tekniklerinin kullanıldığı, yeni bir zihin ve bellek
algısının, bilinç algısının merkezde tutulduğu bir romandır.
İç dünya
ile dış dünya arasındaki ayrımın net olmaması hem mekânsal hem de psikolojik
olarak iç içe geçmiş durumdadır. Kör
Baykuş’ta çoğu yerde kahramanın rüyada mı olduğu yoksa o anlık
gerçekliğinde yaşadıklarını mı anlattığı meselesi bir hayli karışıktır. Bütün bu karışıklıkta
baş karakter sürekli kendiyle konuşma hâlindedir. Modernist romanın kullandığı iç monolog ve bilinç akışı
teknikleri burada varoluşçu bir kisve ile birlikte sunulduğu için kendillik ve
benlik sorgusu, gölgesiyle ve kendiyle yüzleşme hâli romanın biçiminin ve
üslûbunun ahengi sağlayan unsurlar olmuştur.
Kör Baykuş’ta modernist romanın en genel
çerçevesini çizen özelliklere değil fakat yan unsurların Doğululuktan
etkilendiği özelliklere rastlamak mümkündür. Mesela yine çizgisel olmayan bir
zaman döngüsü var kitapta fakat bu çizgisel olmama hâli, Mrs. Daloway’de olduğu gibi bir zaman dilminin tamamlanmasına izin
vermiyor. Daha yuvarlak hatlı, geçişli zaman dilimleri hâlinde ilerliyor roman.
Sanki bir çember tamamlanıyor. Çemberin tamamlanması da romanın başında
anlatılan ve Doğu sanatının bir ürünü
olan minyatür ile başlatılıyor. Kitabın sonunda başkahramanın aynada suratına
bakarken kendinin bir tasvir olduğunu düşünmesi ile de eserin başındaki
minyatüre atıfta bulunuluyor. Böylece düş ile gerçekliğin, çizgisel olmayan
zaman algısının bir minyatür ile çemberin tamamlanması şeklinde sunulması da
Doğu’ya ait unsurların modernist bir
yorumla romanda sunulabilmesine imkan sağlamış oluyor. Ayrıca kitabı bilindik
modernist romanın özelliklerinin yanında şahsına münhasır kılan bir diğer
özellik de İran mitolojisine sürekli atıflar yapılmasıdır. Bu atıflar modernist
romanı zenginleştiren ve Doğu modernizmi ve Batı modernizme gibi iki farklı
dünyadan bahsedilip bahsedilemeyeceği meselesindeki tartışmayı başlatabilecek
önemli noktalardan biridir. (Sezgin, 2018:40-43)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder